YeniçaÄŸ gazetsi yazarı Mehmet Faraç köÅŸesinde AKP iktidarının kurbaÄŸa teorsi uyguladığını yazdı...Faraç'ın yazısı söyle...
"KurbaÄŸa teorisi"ni bilirsiniz deÄŸil mi?..
Aniden kaynar suyun içine atılan bir kurbaÄŸa can havliyle zıplayarak kurtulmaya çalışır...
Oysa aynı kurbaÄŸayı yavaÅŸ yavaÅŸ ısıtılan soÄŸuk suyun içerisine koyduÄŸunuzda, uÄŸrayacağı acı sonun farkına bile varmadan haÅŸlanırken, çoktan iÅŸ iÅŸten geçmiÅŸ olur...
Türkiye'de bu sinsi stratejiyi önce cemaatler uyguladı...
Devletin damarlarına hissettirmeden sızmak gerektiÄŸini Fethullah Gülen'in, 20 yıl önce televizyonların haber bültenlerine düÅŸen video görüntülerinden izlemiÅŸtik...
Nihayetinde devlete darbe yapacak kadar büyütülen cemaat; laik sistemi adeta soÄŸuk suyun içine (!!!) bırakmış ve toplumun refleksine izin vermeden, kazanın altına yavaÅŸ yavaÅŸ odunlar atmış, su kaynama noktasına geldiÄŸinde ise atı alan Üsküdar'ı geçmiÅŸti!!!
Gericilik ve siyasetin son yıllarda toplumu yavaÅŸ yavaÅŸ, uyuta uyuta, uyuÅŸtura uyuÅŸtura karanlığa-ihanete-çöküÅŸe hazırlama konusundaki sinsi bir stratejisiydi kurbaÄŸa teorisi...
Ne yazık ki toplumun yarısının her seçimde devleti teslimi ettiÄŸi AKP de, cumhuriyetin kuÅŸatılması konusunda aynı stratejiyi uyguladı...
Laiklik, cumhuriyet ve Atatürk düÅŸmanlarına prim verilen son 20 yılda, AKP'liler bir yandan Anıtkabir'e giderek saygı sundular, diÄŸer taraftan da Atatürk'ün adını stadyumlardan- parklardan- caddelerden silmekten çekinmediler... Peki, milletin tamamen uyuduÄŸu bu sinsilikten sonra neler mi oldu?..
Ancak TSK'dan en az 25 bin, emniyet teÅŸkilatından en az 30 bin, bürokrasiden ise en az 250 bin müridin tasfiye edildiÄŸi 15 Temmuz 2016'daki darbe giriÅŸiminden sonra, cumhuriyetin kuÅŸatılması açısından toplumu uyutma stratejisi (yani kurbaÄŸa teorisi) bu kez hem iktidar hem de diÄŸer cemaatler- tarikatlar tarafından sürdürüldü...
Ne ilginç ki, bir baÅŸka tiyayro yine aynı stratejiyle sahnelendi!..
iktidar Koronayı da bahane ederek piyasa vurguncularının yüzlerce ürüne (yüzde 40 ile 400 arasında zam yaparak) milletin sofrasından ekmek çalınmasına önceleri adeta göz yumdu!!!
Bir kaç göstermelik market-toptancı operasyonu ne yazık ki piyasa vurgunculuÄŸunun alevlendirdiÄŸi enflasyon ateÅŸinin düÅŸmesine yetmedi...
İktidar faizi düÅŸüreceÄŸiz diye, belki de son 50 yıldır görülmemiÅŸ biçimde döviz piyasasını serbest bıraktı ve ABD dolarının bir ay içinde 8 liradan 18 liranın üzerine çıkmasına göz yumdu...
İşte enflasyonu fırlatan- iflasları baÅŸlatan- sosyal bunalımı yükselten bu piyasa oyunları millette infial yaratmışken, halk çare ararken, muhalefet ise seçim baskısını artırırken, tiyatronun ikinci perdesi sahnelendi!!!
18 lirayı aÅŸmasına sessiz kalınan Amerikan Doları, adına "dövize endeksli mevduat" denilen, ancak ekonomistlerin "düpedüz faiz" diye tanımladığı tuhaf bir uygulama ile 1 gün içerisinde, 18 liradan 11 liraya düÅŸürüldü...
Piyasadaki kur oyunlarını önceden haber alan yandaÅŸların, döviz üzerinden vurgunlar yaptığı bir dönemde, bu tiyatrodan habersiz olan zavallı kitleler ise, ülkenin birçok bölgesinde "döviz düÅŸtü" diye davul-zurna çalarken, kurbaÄŸa teorisinin bu kez tersine iÅŸletildiÄŸinin farkına varamadılar...
Velhasıl AKP, kendi yarattığı yangını yine büyük baÅŸarıyla kendisinin söndürdüÄŸü algısını yaratarak, toplumu uyutmaya, dengelerle oynamaya ve kendine güç alanı yaratmaya devam ediyor...
Söyler misiniz; bu toplum aylardır uyumamış olsaydı; (gıda maddelerinin fiyatı yüzde 400 artmışken ve döviz zıvanadan çıkmışken) hiç ses çıkartmayanlar, "döviz düÅŸtü" diye davul -zurna çalarak oynar mıydı?..
Cemaatten sonra siyasetin kazanı da, bazen ısıtılmaya, bazen soğutulmaya devam ediyor vesselam... Kurbağalar ise halen aynı kurbağalar!!!
Yazının tamamını okumak için >>